Kulübeye Merhaba..

Valizlerini bıraktığı gibi yatağının yanında görünce onları hala yerleştirmemiş olduğunu farketti. Hava almak amacıyla valizlerini bıraktığı gibi kulübeden dışarı adımını atmıştı. Sonra kendini ormanda bir Tanrıça ve bir melezle konuşurken bulmuştu. Başta pek keyif vermeyen bir sohbetin giderek eğlenceli bir hale dönüşmesiyle herşeyi unutmuştu. Kulübeye döndüğünde mutlaka yapması gereken bazı işlerin onu beklediğini görmek onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Yaşadığı dopdolu bir günden sonra ayıltıcı özellikte olan soğuk duş ve sıcak bir kahve iyi gelecekti doğrusu. Ama yatağını hazırlaması ve valizlerini boşaltması gerekiyordu. Ona yardımcı olabilecek biri olup olmadığına bakmak için tekrar kulübeyi incelemeye başladı. Kulübede bir melez aramaktan çok kulübenin görünümünü değerlendiriyordu. Hiç bir zaman geçtiği yerlere dikkat etmediğini şimdi daha iyi anlamıştı. Kulübe sıcak bir görüntü sergiliyordu;Fazla pis değildi ama biraz temizlik yapılsa hiç fena olmazdı hani. Bunu hemen aklında çıkardı, temizlik zaman kaybı olurdu çünkü camları her açtıklarında temiz kulübenin tekrar kirleneceğine hiç şüphe yoktu.
Kahverengi valizi boş yatağın üstüne koyarak fermuarını açtı. Bazı melezleri hayal kırıklığına uğratacağı kesindi. Yunan Mitolojisi hakkında hiçbir şey bilmemesine rağmen Afrodit'in kızlarının her zaman cicili şeyler giydiklerini duymuştu. Yani, belki duymamıştı ama öyle düşünüyordu. "Aman ne güzel(!)" diye mırıldandı, daha şimdiden anormal biri olduğunu gözler önüne sermişti. Gardroba eşyalarını yerleştirdikten sonra pijamalarını bulup, giydi. Üzerinde çiçekler -veya ayılar- olan bir pijama değildi bu tabikide.
Başını soğuk yastığa koyar koymaz uykusunun geleceğini düşünüyordu ama saat uyumak için biraz erkendi. Başka yapacak bir şeyi olmadığından dolayı gözlerini kapatıp hayal kurmaya başladı. Son okuduğu kitabın etkisiyle, arenada kanlı dövüşlerde bulunduğu hayaller...