Melez Kampı Rpg
Steward Thurstan  5v59vo
Melez Kampı Rpg
Steward Thurstan  5v59vo
Melez Kampı Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Percy Jackson & Olimposlular En İyi RPG Forum Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Yönetim

H
elena

Claire Masen

Nathaniel Larter

Fedoroa Fontana

Kulübe Puanları

Zeus Kulübesi

- 000 -

Poseidon Kulübesi
- 000 -

Hades Kulübesi
- 000 -

Afrodit Kulübesi
- 000 -

Apollon Kulübesi
- 000 -

Ares Kulübesi
- 000 -

Artemis Kulübesi
- 000 -

Athena Kulübesi
- 000 -

Demeter Kulübesi
- 000 -

Dionysos Kulübesi
- 000 -

Hephaistos Kulübesi
- 000 -

Hermes Kulübesi
- 000 -

Yarışmalar

Araba Yarışı

- kazanan melezler -

Bayrak Kapmaca
- kazanan kulübeler -


Temizlik Denetlemesi
- kazanan kulübe -


Başarılar

Dönemin En İyi Görevi
- isim -

En İyi Kahramanlar
- isim -
- isim -
- isim -

Boncuk Sıralaması
- birinci melez -
- ikinci melez -
- üçüncü melez -



 

 Steward Thurstan

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Steward Thurstan
İnsan
İnsan



Rp Yaşı : 16

Steward Thurstan  Empty
MesajKonu: Steward Thurstan    Steward Thurstan  Icon_minitime1Çarş. Tem. 27, 2011 5:14 am

Akşamın son demininde tütenmesi ve geceye resmen geçiş; işte bu anda odamdan kapıyı çarparak çıktım. Artık tahammül hat safhadaydı. Acaba yanlış mı düşünyordum yoksa doğru mu hareket etmiyordum. Nedense sanki karanlı bir tünelde ilerliyor ve sonunu görebiliyordum, kötü olansa sonunun ne olduğunu bilemiyor olmam ve tahmin bile yürütemememdi. Sadece biliyordum orada bir son olduğunu. Bildiğim tek şey vardı şu durumumdan başka herşey bana cazip geliyordu. Ölmek de dahil.

Merdivenleri ikişer ikişer inip tekrar bir savaş başlatmak üzere salona geldim. Annem ve kocası-üvey babam- koltukta oturmuş içimdeki kendimle yaşadığım garipliklerden birhaber rutin işlerini yapıyorlar, yani televizyon izliyorlardı. Beni görünce annem biraz kıpırdadı, gözlerinde o herzamanki okunmayan hissi okumaya çalıştım ama sanki bana diyordu ki; şimdi değil sonra! Bu ne demek oluyordu. Ben keçilerimi kaçırıyordum yoksa gerçekten doğru varsayımlar mı çıkarıyordum. İçimden sadece lanet okumak gelmişti ama tabiki bunu dılşarıya vurmadım.

"Anne, ben cep telefonu istiyorum! Alabilir miyiz?" dedim. Cevabını biliyordum ama bunu düşünmemeye çalıştım.

"Hayır Stew! Bunu sana kaç defa dedim!"
"Ama neden?"
"Bu... çok... yani daha küçüksün ve sağlığın açısından iyi değil. Biraz daha geçsin en iyilerinden bir tane alacağız sana söz veriyorum." dedi. Ama sanki bahane üretmeye çalışmışcasına bir çaba sarfetmişti. Son zamanalarda sorduğum soruların yarısını böyle cevaplıyordu. Bu artık sıkıcı oluyordu. Okul gezilerine göndermemekte ısrar ediyordu, arkdaşlar beni çağırınca dışarıya çıkmama izin yoktu. Bununların bir nedeni de yokru. Annem böyle işgüzer birisi değildi ama son zamanalrda çok değişmişti. Sanlki hep beni ddüşünüyor, her nefes alışımda dikkatli ol dercesine gözlerime bakıyordu. Elbetteki fazla abarttığı ortadaydı. Bir sorun mu var diye sorduğumda sanki bir sorunun olduğunu anlamış ve onu benden saklamak istercesine yüz şekli değişime uğruyor ve de gülümseyip dalgaya vuruyordu.

Üvey babama gelince o daha adımı bile doğru telaffuz edemiyordu. Bilemiyorum nedendi ama bana bakışlarının içinde anneminki kadar garip bir görünüş vardı. Sanki bana ondan kat kat güçlü birisiymişim gibi bakıyor, bana söylediklerinde dikkatli davranmaya çalışıyordu. Sanli yanlış birşey yaparsa onu dövecektim ki böyle birşeyi nasıl düşünürdu. Kendisni nedense seviyordum çünkü sevmemek için bir neden yoktu elimde.

Onlara baktıp ve tekrar odama döndüm. Kapıyı biraz hızlı çarpmıştım, tavadan gelen bir çatırtı bunu gösteriyordu. Gidip kendimi yatağa attım. Uykum yoktu ama aynı zamanda yapacak birşeyimde yoktu. Başımı yastığa koyup düşüncelere daldım. Ne için vardım? Kimdim? Neden? Nasıl? Böyle sorular beynimden tren misali sinir bozucu bir şekildegeçmeye başladı. Asıl sinir bozuculuğu yolumu kapatmış olmalarıydı ve ben, onların sonu gelene kadar beklemek zorundaydım. En sonunda gördüğüm son şeyi hatırlarıdm. Sadece tavan...

...

"Biliyorsun gitmek zorundayım. Herşeyin için özür dilerim! Ama unutma ben her zaman sizi izliyor oalcağım ve de koruyacağım." Bir adamdı bunları söyleyen. Yanında ki kadın ise öylece dinliyordu olacakları kabullenmiş ve sadece dinliyordu sanki bunun olacağını zaten daha önceden bilmişti. Adam bir süre durdu sonra kadını anlından öptü. Kadının gözünden bir inci tanesi gibi gözyaşı süzüldü. Adam ardını dönüp giderken kadın nedensiz yere karnını tuttu. Midesi ağrıyor olamazdı çünkü yüzünde öyle bir görünüş yoktu.

***

Görüşüm bulanıklaştı ve sahneye yeni oyuncular girdi. Şimdi gözlerimin bir koridora bakıyordu. Beyaz, tenha ve tertemiz bir koridor. Burası olsa olsa bir hastahanenin koridoru olabilirdi. Koridorda bir adam bir kapının önünde ileri geri volta atıyor, elleriyle garip şeyler yapıyordu. Bu kişiyi hemen tanıdım bu Lucas'dı; üvey babam. Sonunda yürüyüşü durdu çünkü başını bekeldiği kapı açılmıştı. Dışarıya beyaz önlüklü bir doktor çıktı. Ona içeriye girmesi için işaret etti. Gözlerimde onunla birlikte içeriye dalmıştı. İçerisi bir odaydı. Yeni doğum etmiş bir kadın yatakta yatıyordu. Yanında yeni doğmuş diye tahmin ettiğim ancak en az bir haftalık gibi görünen siyah saçlı bir çocuk vardı. Doktor Lucas'ı oğlu olduğu için tebrik etti sonra hemşirelere işarat edip dışarıya çıktılar. Oda da şimdi yataktaki kadın,i yanında çocuğu ve de Lucas vardı. Kadına biraz daha yaklaşmak istedim bedenim yoktu ama isteyim oldu. Kadına yaklaştım ve de şaşkınlıkla olanları anlamaya koyuldum. Yataktaki annemdi, o zaman kucağındaki çocukta ben! Ve daha önceki gördüğüm sahnedeki giden adam daaa .....

...

"Uyumak istiyorum anne!"
Rüyamdan beni dürtükleyen birisi yüzünden sıyrılmıştım ama geri gitmek istiyorum belki biraz daha uyumayı becerirsem büyüdüğümü görebilir hatta babamı bile daha ayrıntılı görebilridim. Ama beni dürtükleyen kişi pes edeceğe benzemiyordu. Gözlerimi tam oalrak açtığımda ve yanımdakine baktığımda bunun annem ya da Lucas olmadığını gördüm. Hemen elimde olmadan irkildim. Geri çekildim. Adam sakin ol dercesine el işareti yaptı.

"Merhaba evlat. Uyandırdığım için üzgünüm ama sana birşey söylemem gerek. Yeni bir okul açtık ve çevredeki başarı seviyesi yüksekte olanları bu okula davet ediyoruz. Biz senide davet etmek istedik ve bende bu yüzden buradayım. Yarın bir tanıtım gezisi var. Kararın ne olur bilmemem ama senden birşey rica etme durumdayım. Bu tanıtım gezisine mutlaka gel. Al sana bunu vereyim." Adam bana soru sorma fırsatı bırakmadan ve hatta nefes bile almadan konuşmutşu. Ben mi başarılıydım? Biri benimle kafa mı buluyordu? Ancak soru sormama fırsat kalmadan adam bir bilet verdi. Aslında bu ir bilet değildi. Bir kağıda yazılmış birkaç sayı ve kelimeydi.

"Bu numarayı yarın ara. Bir taksi. O buraya gelecek ve ona bu kağıdı ver okulun adresi. Taksi ücreti şimdiden ödendi. Umarım yarın görüşürüz."

Adam başka tek kelime etmemişti. Gizemliyi oynamak istiyordu anlaşılan. Kapıyı arkasıdnan çelip kapattı. Bu bir rüyaydu sanırım. Evet gerçek olamayacak kadar aptalcaydı. Başımı yastığa koyup uykuya tekrar döndüm.
Sabah kalktığımda kağıt hala yerinde duruyordu.

...

Beyfendi! Doğru yere gittiğinize emin misiniz?

Kesinlikle.

Peki nereye gidiyoruz.

Bilmiyorum.

Bu süperdi işte. Sanırım okuldan birilerinin şakasına kurban gidiyordum ama artık iş işten geçmişti. Sabah taksiyi çağırmış adama bu adresi vermiştim. Ve şimdi oaraya yollanıyorduk. Bana kalırsa bu işte bir yanlışlık vardı çünkü az önce ormanın içine girmiştik ve hala yol almaya devam ediyorduk.

Evet gekdik.

Anlayamadım.

Geldik. Buradaki adrese göre tam olarak burası. Navigasyon cihazına göre geldik. Her kim bunu yazmışsa enlem ve boylamlarını da yazmış seni buraya getirmek ve de durası olduğu hakkında emin konuşmak kolay oldu.


Arabadan inip öylece kala kaldım. Etrafta ağaçtan başka birşey yoktu. Birazdan onların arasıdnan çocuklar çıkacak ve benimle alay edeceklerdi. Bekledim. Sabrettim ama olmadı. Öylece durmuştum. Sonra etrafımda döndüm. Tam arkamda büyük bir taştan kemer vardı. Bu da neydi. Üzerinde bir yazı yazıyordu ama okunmuyordu. Sanırım tarihi eserdi. Fakat sonra birşey gördüm. Kemerin içinden birisi dışarıya çıktı.

Bütün gün orada bekleyecek misin?
Ha?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claire Masen
Admin | Poseidon Çocuğu & Kulübe Lideri
Admin | Poseidon Çocuğu & Kulübe Lideri
Claire Masen


Rp Yaşı : 17

Steward Thurstan  Empty
MesajKonu: Geri: Steward Thurstan    Steward Thurstan  Icon_minitime1C.tesi Tem. 30, 2011 10:23 am

Rp puanı; 70.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Steward Thurstan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Melez Kampı Rpg :: Forum :: Rp Puan Belirleme Sistemi-
Buraya geçin: