Melez Kampı Rpg
Roselina Myra 5v59vo
Melez Kampı Rpg
Roselina Myra 5v59vo
Melez Kampı Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Percy Jackson & Olimposlular En İyi RPG Forum Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Yönetim

H
elena

Claire Masen

Nathaniel Larter

Fedoroa Fontana

Kulübe Puanları

Zeus Kulübesi

- 000 -

Poseidon Kulübesi
- 000 -

Hades Kulübesi
- 000 -

Afrodit Kulübesi
- 000 -

Apollon Kulübesi
- 000 -

Ares Kulübesi
- 000 -

Artemis Kulübesi
- 000 -

Athena Kulübesi
- 000 -

Demeter Kulübesi
- 000 -

Dionysos Kulübesi
- 000 -

Hephaistos Kulübesi
- 000 -

Hermes Kulübesi
- 000 -

Yarışmalar

Araba Yarışı

- kazanan melezler -

Bayrak Kapmaca
- kazanan kulübeler -


Temizlik Denetlemesi
- kazanan kulübe -


Başarılar

Dönemin En İyi Görevi
- isim -

En İyi Kahramanlar
- isim -
- isim -
- isim -

Boncuk Sıralaması
- birinci melez -
- ikinci melez -
- üçüncü melez -



 

 Roselina Myra

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Roselina Myra
İnsan
İnsan



Rp Yaşı : 17

Roselina Myra Empty
MesajKonu: Roselina Myra   Roselina Myra Icon_minitime1Çarş. Eyl. 07, 2011 6:41 am

Basit bir hikâyesi vardı. Bir süredir gözyaşlarıyla ıslattığı... Üçüncü kişiler ağzından masallar gibi anlatılabilecek bir şeydi. Hatta tam olarak öyle bir şey. Başkalarının gözünde mükemmel biri vardı. O adamın gözünde... Onun gördüğü kız hepsinden farklıydı. Bu da en güzel hikâyelerde anlatılırdı. Bir Tanrı vardı. Sonra o güneşten bir tutam renk kopardı. Sonra kararttı onu. Parıltısı kaldı rengi karardı... Düşünüp biraz beyaz kattı. Bir kız yarattı. Saçlarına güneşten aldığı parlak siyahı boşalttı. Beyazı tenine döktü. Sonra yarattığı yeri göğü bulayan maviye batırdı fırçayı. İçine doğanın yeşilini kattı. Yağmur doldurdu içlerine, tuzla karıştırılmış. Doldurdu gözüne kızın. Yağmurun kapılarını kalbine zincirledi. Kalp attıkça, canı yandıkça zincirler gevşesin ve dökülsün tuzlu yağmurlar diye... Sonra dayanamadı birkaç yıldız aldı. Gözlerine yerleştirdi yeniden, parlasınlar diye. Bir kız yarattı Tanrı. Dünya'ya gönderip kirlenmesin diye uzun süre yanında sakladı. Umutla besledi aç kalmasın diye. Harikalar yarattı. Kıyamadı tuttu yanında. Acıtmasınlar istedi. Gözlerine doldurduğu, kalbine kapattığı yağmurları gözlerinde kalsın, yanında dursun istedi. Kız ona lâyıktı çünkü. Meleklerle beraber dolaşmaya. Sadece onun gözünde bu kadar masallaştırılabilirdi kız zaten. Sadece o böyle görebilirdi. Aslında her şeyini bildiği halde bir tek o yeni doğmuş bir bebeğin masumluğuna yakıştırabilirdi onu... Bir de bu masalın kız açısından oluşumu vardı. Kız uzaktan o küreye baktı. Mavini yer yer yeşille karıştığı o yere. Gözleri parladı. Gözlerinin rengini görmenin sevincini yaşadı. Sonra insanları gördü. Onları sevdi kolayca. Kendi gibiydiler çünkü. Bir kısmı kötü olsa da onun gibiydiler. Sonra bir adam gördü. Mükemmelliği gördü. Uğruna tehlikeye atılabileceğini hissetti kız. Gözlerini kapadı ve ilk yağmuru döktü uzaklığın acısıyla. Kıyamadı Tanrı. O severek yaratmıştı ve üzülmesini istemiyordu çünkü. Başa aldı zamanı. Hiçbir rahme yerleştiremediği kızı kirlenen dünyaya bıraktı. Onu korusun diye başka birini seçti. Doğursun diye bir anne belirledi. Bir baba buldu öylesine. Kadınla adama birleşmeleri gerektiğini fısıldadı. Sonucunda yarattığı mucizeyi doğurma imkânı tanıdı onlara. Mükemmel olan Dünya'da mutlu olsu diye bir de kardeş yolladı yanına. Sarılsın zor zamanlarında diye. Kıyamadı zamanın kızı acıtmasına. Uğruna ilk damlalarını döktüğü oğlanı da yeni baştan yolladı Dünya'ya. Sonra kız dalgalarla örselenmeye razı olduğu bir hayata açtı gözlerini. Kelimeler öğrendi. Duygular tattı. Yağmurlara dayanıklıydı. Kolay ağlamadı. Birkaç kişi vardı yanında, canında taşıdığı. Onlara sarılarak ilerledi, yaşadı hayatını. Zaman aktı üstünden. Kız güçlendi. Ufak tefekti, en başta yaratıldığı melek gibi. Hatırlamadığı zamanlardı onlar. Bilmiyordu nasıl yaratıldığını. Hatırlamıyordu da. Ama çelik işlemişti içine. Duygulara karşı güçlendi. Kendini en iyi şekilde ifade etmeyi öğrendi. İnsanları etkiledi... Kırmadan reddetmeyi öğendi. Kahkahalarına yüklenen melodilerle sefoniler yarattı hayatlarda. Sonra bir adam çıktı karşısına. Tanıdıktı fazlasıyla. Bilmediği zamanlardan bir anı olduğunu anlayamadı. Ama çok yakın hissetti kendini. Uğruna en hırçın denizde kayalara çarpa çarpa ilerleyebileceği biriydi o. Tanrı'nın armağanıydı adam. Ona büyükannesi tarafından öğretilen bir tanımdı bu. Güzel şeyler hep armağandı. Bilmiyordu Tanrı'nın tesadüflerle bir şeyler anlattığını. Dünya'ya gelişinin nedeninin bu adam olduğunu hatırlatmaya çalıştığını... Kız çok sevdi adamı. Kendi Dünya'sı yaptı onu gözlerindeki dünyayı unutarak. Kendi Güneş'i oldu adam, saçındaki parlaklığı sönük bırakarak. Kendi yıldızlarıydı yol gösteren, gözlerindekinden farklı olarak. En son cenneti buldu adamda cehenneme bulanmış... Hayatına darbeler indi birden bire. Tanrı kızın üzülmesini istemiyordu. Birini kendinden öteye koyarak kendine zarar vermesini... Elinden önce arkadaşlarını aldı. Ölümler yarattı, yaşadığı evrenden sıkılıp geri dönsün diye meleklerin yanına. Kız sağlamdı. Çelik doluydu içi. Adamın aşkı işliyordu kanına yavaş yavaş. Sadece aşkla değil ihtiyaçla dolmuştu kız. Onsuz nefes alamaz olmuştu. En sonunda adamı aldı Tanrı; geri vermek üzere aldı. Ama kızın bunu bilmesini istemeyerek yaptı. Kızın saçlarındaki güneş, gözlerindeki yıldız da söndü adamın gidişiyle. Çelikle sarılmış olmasaydı peşinden gidecekti. Bir dala sahipti tutunacak. Zayıfladı, soldu kız. O dal da kırılmasın diye yalvardı günlerce. Onu da almasınlar diye sıkıca tuttu. Kıyamadı Tanrı son duygularını almaya. Güvendiği, hayata bağlandığı son parçasını ondan koparmaya... Zaten eksilmişti. Harabeye dönsün istemedi. Kızı bıraktı öylece ortada. Dayanağını da yanında tuttu. Aralarında büyük bir bağ ördü. Güçlendikçe güçlenecek ve her şeyden üstün olabilecek bir bağ. Birbirlerini sararak mutlu olmalarını öğütledi. Kız toparlanabilirse Dünya'da mutlu olmaya devam edebilirse ölümlerini değil belki; ama kaybettiklerini geri verecekti kucağına. Kız kötülerse günden güne geri alacaktı onu yanına. Kızın ruhuna fısıldadı bunu. Kız toparlanması gerektiğini farkındaydı. Ama aşkı elinden alınınca ortada kalmıştı. Kendi yağmurları susmayacak şiddete ulaşmıştı. Tek dayanağı da parçalanmaya yakındı. Kendisi de ruhunda ve gözlerinde fırtınalarda onun yanındaydı. Bu başkalarının ağzından onu ve onun ağzından başkalarını bütünleyerek anlatılan bir masaldı. Her insanın tutunabileceği son parçayla birlikte, fırtınılarla birlikte duruyor olmasının tanımıydı. Güç toplamanın, umudun gerekliliğini anlatan, buna rağmen yaşarken kimsenin umursayamadığı bir masaldı bu. Büyük savaşların ortasındaydı. Sığınağına, güç aldığı kaleye baktı. Her insanın sahip olduğu bir limanın, bir kalenin olduğunu bilerek baktı kendininkine. Onu korurken, kendini korurken yıpranan desteğine baktı. O, Dünya'da kalıyor olma nedeniydi. Yüzüne baktı. Zaten akan gözyaşları şiddetini arttırdı. Acı havada telaşa dönüşüp içeri sızdı. Hıçkırıklarla döküldü cümleler. Adı dudaklarını yaktı. Adını duydu. Uzun zaman sonra duymak istediği o sesten duydu yeniden. Boşlukta yankılandı ses. Güzeldi. Canlandı. Hâlâ kan kokuyordu aşkı taşıyarak üstünde. Sevdiği adam yaklaştı, görebileceklerinin en mükemmel olanı. Dokunduğu yerler alev aldı, paramparça oldu. İnce cama sertçe vurulmuş darbeler gibi dağıttı. Dağıldı değdiği her yer, peri tozları gibi havaya karıştı. Parmaklarına bulaştı kırmızı. Yüzü yüzüne yaklaştı. Pişmanlıkla karışmış tatlı bir nefesi vardı. Güneşe dokunmaya çalışmak gibiydi bu. Güzeldi. İnsan bir ker doğar sonuçta, mesafeler de zaman da unutturamaz olanı biteni. Her yeni hayat, ilişki belki, bir öncekinin ödenen bedeli... En büyük ayrılıkların sonbahar zamanlarında yere dökülmesi gibi. Aslında tek kişi olsa da büyünün terkten oluştuğunu anlamıştı. Bütün, tek ve tek, bütündü. O kendi içinde farklı olsa da aynıydı herkesle. Kabullenmeye başladı. Alışkanlık acıtmazdı da, özlem beyninde yankılandı... O duyguyla, belki o anla patlayıp havaya karıştı parça parça tozlar halinde yağdı üzerine. Değdiği yerlerde derin yaralar bıraktı. Dokundu, parmakları yandı; ama kırmızıydı. Gördüğü en güzel kırmızı...

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Roselina Myra
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Melez Kampı Rpg :: Forum :: Rp Puan Belirleme Sistemi-
Buraya geçin: