Yönetim | Helena
Claire Masen
Nathaniel Larter
Fedoroa Fontana
|
Kulübe Puanları | Zeus Kulübesi - 000 -
Poseidon Kulübesi - 000 -
Hades Kulübesi - 000 -
Afrodit Kulübesi - 000 -
Apollon Kulübesi
- 000 -
Ares Kulübesi - 000 -
Artemis Kulübesi
- 000 -
Athena Kulübesi
- 000 -
Demeter Kulübesi - 000 -
Dionysos Kulübesi - 000 -
Hephaistos Kulübesi - 000 -
Hermes Kulübesi - 000 -
|
Yarışmalar | Araba Yarışı - kazanan melezler -
Bayrak Kapmaca
- kazanan kulübeler -
Temizlik Denetlemesi - kazanan kulübe -
|
Başarılar | Dönemin En İyi Görevi - isim -
En İyi Kahramanlar - isim - - isim - - isim -
Boncuk Sıralaması - birinci melez - - ikinci melez - - üçüncü melez -
|
|
| Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Stella Fabiano Hades Çocuğu
Rp Yaşı : 15
| Konu: Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! Ptsi Ağus. 16, 2010 11:31 pm | |
| Olimpos'a geldiğimizde titrememe engel olamadım. Küçük sırrımın ortaya çıkmasından ölesiye korkuyordum. Sonuçta kılıcı gerçekten ben almamış dahi olsam Zeus'un bunu önemseyeceğini hiç sanmıyordum. Eminim ki onun için kılıcını taşıyan melez aynı zamanda onu alan melez olmalıydı!
"600. kat lütfen" dedim girişteki adama.
"Burada öyle bir kat yok!" dedi o da. Ah, işte yine başlıyoruz.
"Sen gerçekten bu aptal ayağına yatmaktan sıkılmıyor musun?" diye sordum adama.
"Hayır, oldukça eğlenceli, ayrıca kapıya dayanan her melezi Olimpos'a yollarsam tanrılarla başım belaya girer melez!" dedi. Tamam, kibarlık buraya kadarmış. Masanın diğer ucundaki adamın yakasına yapıştım ve onu korkutmaya karar verdim.
"Bana bak! Çok zor bir görevden geldik, Afrodit'e flarını verip gideceğiz. Zaten yorgunum, üstüne sende sinirlerimi zıplatma istesen!" dedim. Adamın gözleri korkuyla büyüdü.
"Senin... Senin gözlerin kırmızıya döndü yahu!"
"Evet, sinirlenince öyle oluyorlar, malum Hades'in kızıyım. Şimdi şu asansörü açıyor musun, açmıyor musun?" dedim. Adam hemen gidip asansörü açtı ve yerine döndü. Tam biz asansörden içeri girerken adam seslendi:
"Şeyy, Hades kızı Olimpos'a gitmemeli" dedi cesaretini toplayıp. Ona korkunç bir bakış attım. Adam masanın altına saklandı ve:
"Tamam, gitse de bir şey olmaz herhalde" dedi. Gülerek asansöre bindik ve Olimpos'a vardık...
(Lucy) | |
| | | Lucianna Fackrell İnsan
Rp Yaşı : 16
| Konu: Geri: Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! Ptsi Ağus. 16, 2010 11:58 pm | |
| "İşte başlıyoruz Stell." dedim asansörden inerken. Olimposun tüm muhteşemliklerini görmezden gelerek, Tanrılar Konseyi'ne doğru yürüyorduk. Acaba, birgün buraya sadece şehri gezmek için gelme imkanımız olacak mıydı? Konseyin dev kapıları kapalıydı -her zamanki gibi- ama önemsemedik. Yavaşça çaldıktan sonra içeriden cevap gelmesini beklemeden açtık. Tabii, içeri girebileceğimiz büyüklükte bir aralık oluşturana kadar, kan ter içinde kalmıştık. Kapı, Tanrılar, Tanrı formatlarındayken de girip çıkabilsin diye böyle yapılmıştı sanırım. Önden ben, hemen arkamda Stell daldık Olimpos Konseyi'ne. Buradakiler alışmıştı artık bize sanırım. İçeride, -neyseki- Zeus ve Poseidon yoktu. Ve... Annem de yoktu. Sadece Hermes, Apollon, Ares ve Afrodit oradaydı. Tek tek hepsinin önünde eğilip, en son Afrodit'in karşısına geçtim ve ona hafif bir baş selamıyla "Tanrıça'm" demekle yetindim. Stell de gözlerinin kızarmasına engel olamıyordu -ya da bunu kendi istemiyordu- korkunç bir şekilde tanrıçaya bakmaya başladı. Afrodit'in bir işaretiyle Hermes ve Apollon, ortadan kayboldu. Şimdi, koca konseyde dört kişi kalmıştık: Ben, Stell, Tanrıça Afrodit ve... Tanrı Ares. | |
| | | Stella Fabiano Hades Çocuğu
Rp Yaşı : 15
| Konu: Geri: Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! Salı Ağus. 17, 2010 12:09 am | |
| "Sizin geri dönmemeniz gerekiyordu!" Bu sözlerin beni bir şekilde üzmesi, korkutması ya da sinirlendirmesi gerekiyordu, değil mi? Ama onun yerine sadece Afrodit'e hayranlığım daha da artıyordu. "Ne kadar da güzelsiniz Tanrıça'm" dedim kendime engel olamadan. Afrodit gülümsedi. "Büyüme kapılmış bir çocuk daha! Aman ya, bu çocuğunda illa Hades'ten olması gerekiyordu sanki" diye söylendi. "Sizi temin ederim tanrıça Afrodit, gerekirse babama karşı gelebilirim, lütfen benimde sizin gibi olmama izin verin" dedim. Sanırım babam bu sırada bana seslenmeye çaılışıyordu ama Olimpos yeraltına çok uzaktı. Ayrıca ben Afrodit'in büyüsüne kapılmışken onu duymam imkansızdı. Ares yeri göğü inleten korkunç bir kahkaha attı. Sanırım beni kendime getiren de buydu. Ares'in kahkahası babamınkine benziyordu. Kendimi bulmam için tek şansım o kahkahaya sıkı sıkı tutunmaktı. "Neler diyorum ben?" dedim ve kendime bir tokat attım. Sonunda kendime gelmiştim ama Lucy'nin ne durumda olduğundan emin değildim. Bakışları Afrodit'in üzerine kilitlenmişti ama yüzündeki ifade ondan iğreniyor muydu yoksa ona hayranlık mı duyuyordu, pek belli değildi. "Afrodit! Bize neden tuzak kurdun?" diye sordum. Sanırım bu birden değişen tavrım onu şaşırtmıştı. "Ne? Sen bir tanrıçaya nasıl adıyla hitap edersin?" diye bağırdı Ares. Afrodit elini havaya kaldırdı ve Ares'i susturdu. "Nedenini mi merak ediyorsun? Size anlatayım Athena kızı ve Hades kızı" dedi. (Lucy) | |
| | | Lucianna Fackrell İnsan
Rp Yaşı : 16
| Konu: Geri: Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! Salı Ağus. 17, 2010 12:40 am | |
| Bir an, Stell hiç kendine gelemeyecek sandım. Ama, Savaş Tanrısı'nın kahkahası onu içinde bulunduğumuz ana geri döndürdü. Benim de dalgınlığım üzerimdeydi... Annem acaba şimdi neredeydi? Tahtını incelemekten kendimi alamıyordum, o altın sarısı mermer parçasından bile bilgelik akıyordu. "Anne" dedim içimden. Cevap gelmedi. Görünmez bir şekilde burada olsaydı, bana belli ederdi değil mi? Sonuçta bir Tanrıça bizi öldürmeye kalkmıştı ve Ares'in de içinde bulunduğu bir odada kapana kısılmış olduğumuzu hissediyordum. "Nedenini mi merak ediyorsun? Size anlatayım Athena kızı ve Hades kızı" dedi Afrodit. Sinirle, "Sizi dinliyoruz Tanrıça'm" dedim. "Normalde melezlere pek açıklama yapmam ama, bu kız yüzünden Hades'in öfkesini kazanmak istemiyorum." dedi, Stell'i işaret ederek. "Birden bire Canavarlar Denizi'ne gitmek istemenizin nedeni, Ares'in yaptığı büyüydü. Sizi seçmemizin tek nedeniyse, adrenalin tutkunuz değildi. Sen Hades kızı, sürekli Tanrılar tarafından izleniyorsun, hırsız olduğunu düşünüyoruz. Ve sen... Athena kızı, annenden sahip olman gerekenden fazlasını almışa benziyordun, test etmek istedik. Doğru tahmin etmişiz, sirenlere bile karşı koydun. Gücün, Olimpos için bir tehdit." Stell'le şaşkınlıkla birbirimize baktık. Tamam, kılıcın onda olduğunu tahmin ettiklerini biliyorduk ama eğer Canavarlar Denizi'nde onu kullanıp kendini ele verseydi, ona el koyacak kişi Zeus değil, güç meraklısı Ares olacaktı! İşte, oyunun temeli buydu. Ares, Fırtına'yı istediği için Afrodit'ten bizi oraya göndermesini rica etmiş olmalıydı. Buraya kadar tamam, ama ikinci kısmını hala çözememiştim. Ben, Olimpos için tehdit mi oluşturuyordum? Bu nasıl mümkün olabilirdi? Athena'nın zekası en gelişmemiş kızı olduğumu düşünürken? "Anlayamadım, Tanrıça Afrodit. Ben neden sizin için bir tehdit olayım ki?" diye sordum. "Anlamamazlıktan gelme Athena kızı! Beynini korumaya alabiliyorsun, karşındakinin düşüncelerini yönetebiliyorsun. Bu kadarı bir melez için fazla. Çok geç olmadan icabına bakmamız gerekiyor." "Ve bunun kararını, annem dururken, Tanrıların Tanrısı Zeus dururken, Üç Büyükler'den Poseidon ve Hades dururken, siz vereceksiniz öyle mi? Ares ve Afrodit?" yine cesaretime hayran kalmıştım. Bu arada, sizi uyarayım, artistlik taslamanızı asla önermeyeceğim bir Tanrı var: Ares. "Bize yine adımızla hitap ettiniz! Bu kadarı fazla!" Savaş Tanrısı büyük bir hışımla yerinden kalktı ve üzerimize doğru gelmeye başladı. Afrodit, hafif bir tebessümle bizi izliyordu. İkisinin de suratından memnuniyet okunuyordu: tuzaklarına düşmüştük. Artık yapabileceğimiz pek birşey yoktu. Yeni bir özelliğimi keşfedip, Stell'in düşüncelerimi duyabilmesini sağladım. "Stell, içinden var gücünle tüm tanrılara bağır, annemden, babandan, hatta Zeus'tan yardım iste. Bu iş bizi aşıyor." dedim. Beni anladığını belli etmek için hafifçe başını salladı. O sırada, en büyük ve büyük ihtimalle hayatımdaki son hatayı yaptım, kılıcımı çekip Ares'i düelloya davet ettim... | |
| | | Stella Fabiano Hades Çocuğu
Rp Yaşı : 15
| Konu: Geri: Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! Salı Ağus. 17, 2010 12:58 am | |
| Ah, Lucy şimdi de Ares'i mi düelloya davet etmişti? Gerçekten de onu Olimpos'a tehdit olarak görmelerine şaşırmıyordum artık. Zeus'tan yardım istemek mi? Benim hırsız olduğumu düşünen Zeus'tan? Ares'le kapışmayı tercih ederdim. Ama diğer tanrıları yardıma çağırmak sorun olmazdı. "Tanrılarım! Lütfen yardım edin! Tanrı Poseidon, Tanrı Hades, Tanrı Hermes, Tanrı Apollon... Tanrıça Athena, Tanrıça Artemis, lütfen bize yardım edin! Ares ve Afrodit bize tuzak kurmuşlar, lütfen..." Tanrıların beni duyuduklarını hiç sanmıyordum. Ama teker teker ortaya çıkmaya başladıklarında şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Bembeyaz dumanlar şeklinde kendi koltuklarında beliriyor, bakışlarını Lucy ve Ares'e çeviriyorlardı. Bana bakmamalarına seviniyordum, çünkü ait olmadığım bir yerde bulunuyordum. Ben yeraltına aittim. Olimpos'a değil. Poseidon, Hermes, Apollon, Artemis'le beraber beklenmeyen bir biçimde, simsiyah dumanların arasından babam da çıktı! "Hades! Senin burada işin yok kardeşim, yeraltına geri dön!" dedi Poseidon. Babam öfkelenmiş gibi görünmüyordu. "Kızım beni de çağırdı Poseidon, çağrısını yanıtsız bırakamazdım" dedi. Poseidon'un bakışları bana döndü. Biraz öfkeli gibiydi. Olimpos'ta olmaması gereken iki kişi, yani babam ve ben, yüzünden tüm tanrıların dikkati dağıldı. "Üzgünüm tanrı Poseidon ama şu anda Hades ve onun kızından daha büyük bir sorununuz var! Farkında değilsiniz galiba savaş tanrısı, Athena kızı Lucy'yi öldürmeye çalışıyor! Üstelik bu işin içinde Afrodit'te var!" Poseidon bakışlarını Ares'e çevirdi. Ares ve Lucy durdular. Herkes susmuş, Poseidon'un söyleyeceklerini bekliyordu... | |
| | | Lucianna Fackrell İnsan
Rp Yaşı : 16
| Konu: Geri: Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! Salı Ağus. 17, 2010 1:19 am | |
| Ares, kılıç kullanmakta çok iyiydi -binlerce yılın getirisi- ama pek parlak zekalı tanrılardan sayılmazdı. Düello talebimden dolayı çok mutlu olmuştu ama bunun onun için büyük bir vakit kaybı olduğunun farkına varmamıştı bile! Ah... benden de beterleri vardı. Afrodit, bir tanrı ve bir melez önünde savaşmıyormuş gibi, eline bir ayna almış makyajını düzeltiyordu. Ares, bu Tanrıça'da ne buluyordu? Stell, tüm gücüyle içinden tanrı ve tanrıçaları çağrıyordu ama cevap vereceklerinden pek umutlu değil gibiydi. Ben de değildim. Aklım çok dolu olduğundan, ikide bir Ares'in kılıcıyla burun buruna geliyordum. Düellomuza odaklanmaya çalıştım. Ares atakta çok iyiydi ama savunmada -pek ihtiyacı olmadığı için sanırım- açıkları oluyordu. Bunlardan yararlanmaya çalıştım. Çok hızlıydı ama bu şekilde bir saate yakın idare edebilirdim. Sonra... ölürdüm. Bir süre odada sadece bizim kılıçlarımızın çarpışma sesleri duyuldu, sonra 'Pof!' gibi garip sesler de duymaya başladım. Ares'e çaktırmadan etrafıma bakındım ve işte bu! Bütün Tanrılar yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı. Stell'in çağrısı sanırım gerçekten işe yaramıştı! Poseidon, Hermes, Apollon, Artemis ve hatta Hades, artık merakla bizi izlemekteydi. Tamam, ölmeyeceğim kesindi ve çok yorulmuştum. Ares'e beni yenme zevkini tattırarak birşey kaybetmezdim. Hem böylece, Poseidon'la tartışan Hades ve Stell'i de kurtarmış olurdum belki. Ares'in kılıçımı yere düşürmeme neden olmasına izin verdim, sonra beni yere yapıştırmasına da. Sonra... tam kılıcını boğazıma saplayacakken Poseidon'un hükmeden sesini duyduk: "Ares ve Athena kızı, derhal buna bir son verin." Kendini tek kaptıran ben değildim, Ares, etrafının Tanrılarla dolduğunu daha yeni fark etmişe benziyordu. Afrodit, dikkatlerin üzerimizde olmasını fırsat bilip ortadan yok oldu ama 1 saniye sonra oflayarak tekrar tahtına oturdu, Poseidon gitmesine engel olmuştu. Sonunda sinirler biraz sakinleşti ve herkes merakla Poseidon'a bakmaya başladı. "Başından beri burada olanlardan haberimiz vardı, Athena bize herşeyi anlatmıştı. Ama Ares'in yaptığı sihir yüzünden hiçbirimiz davet edilmeden içeri giremiyorduk. En sonunda Hades'in kızı bizi çağırdığında, gelebildik." Hermes lafa karıştı. "Siz melezler artık kampınıza dönebilirsiniz, Ares ve Afrodit'in vermesi gereken hesaplar var." "Tanrı Poseidon, gitmeden önce size bir soru sormak istiyorum müsaade ederseniz." "Sor bakalım Lucianna." "Stell'in onu da çağırmış olması lazım, neden gelmedi?" kastettiğimin annem olduğunu herkes anlamıştı... "Yaptığımız konuşmayı hatırlıyor musun Lucianna?" Kafamı salladım. "Sana vakti geldiğinde seninle görüşeceğini söylemiştim. Beklemeye devam et." dedi. Olimposta görmediğim tek bir Tanrıça kalmıştı, şansa bakın o da annemdi! Hermes tekrar konuşmaya başladı. "Lucianna ve Stella, gözlerinizi kapatın. Sizi kampınıza geri göndereceğim. Ve... Hades. Sanırım artık senin de burada bulunmana gerek yok." Tanrı Hades, son kez Stell'e bakıp gülümsedikten sonra hışımla ortadan kayboldu, kimseye selam vermeden çekip gitmişti. Sonra Stell ve ben gözlerimizi kapattık ve... Voila! Açtığımızda tekrar Melez Kampı'ndaydık. Sanırım, biz gittikten sonra konseyde olanları asla öğrenemeyecektik. Ama birşeyden emindim. Biz yok olduğumuz anda Athena tahtında belirmişti ve Ares ile Afrodit'in ağır bir ceza alması için elinden geleni yapacaktı. Rpout: Stell'in eklemek istediği yoksa bitti sanırım | |
| | | | Tanrıçaya Hesap Soruyoruz! | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |