Tiffany Melez Kampı'na ilk geldiğinde kılıcını seçmesi çok zor olmuştu. Hiçbir kılıcı beğenmemişti. Hiçbir kılıçla bütünleşememişti. Bir gün babası ona bir kılıç göndermişti. Kılıcı eline aldığı anda içini tuhaf bir his kaplamıştı. İşte o zaman aradığı kılıcı bulmuştu. Kılıcın sarı kabzasında bir Demeter motifi ve mavi bir Zihin Gözü vardı. Zihin Gözü efsanelerde ejderlerin alnında bulunan bir taş olarak geçiyordu. Bu Zihin Gözü de ejderlerin en güçlüsü Thuban'a aitti. Bu yüzden kılıcın adı da Thuban'dı.
Tiffany efsaneleri çok ilginç bulurdu. Hep fantastik - bilim kurgu tarzında kitaplar okurdu. O kitaplarda geçen her takıyı, aleti veya aksesuarı alırdı. En son sekiz dişli çark şeklinde bir kolye almıştı.
Ve şimdi odaklanmak için en uygun yerdeydi. Ormanda... Demeter ile Thuban arasında bir bağ yoktu. Bundan emindi. Ama neden bu kılıçta her ikisi de vardı? Belki de bu, kılıcı yapan kişiyle ilgiliydi.
Yere oturdu. Kılıcını önüne bıraktı. Gözlerini kapattı ve zihnini boşalttı. Thuban'la iletişime geçmeye çalıştı. Efsaneye göre sadece Thuban'ın soyundan gelen kişiler Zihin Gözü'nü kullanıp Thuban'la iletişime geçebilir hatta onun güçlerine sahip olabilirdi. Tiffany bunu denemek istiyordu. Kılıç onun olduğuna göre belki Tiffany de Thuban'ın soyundan geliyordu.
Zihnini boşaltması çok kolay olmuştu. Şimdi Thuban'ı duyması gerekiyordu. Ama bir türlü olmuyordu. Hiç ses duymuyordu. Belki taşa dokunmalıydı. İşaret parmağıyla taşa dokundu. Bir sıcaklık ve karıncalanma hissi, parmağının ucundan başlayıp kısa sürede tüm bedenini sardı.
"Thuban!" diye fısıldadı Tiffany. Taş bir kalp gibi atıyordu. Bunu hissedebiliyordu.
Baban bunu yapamamıştı, diye bir ses duydu Tiffany. Gözlerini açtı, elini hızla taştan çekti ve etrafına baktı. Kimse yoktu. Az daha bir sevinç çığlığı atacaktı.
Thuban'la konuşmuştu!
Başarmıştı!
Duyduğu sese göre babasının yapamadığı şeyi yapmıştı.
Ayağa kalktı, kılıcını aldı ve hızla Melez Kampı'na doğru koştu.