O sabah çok sıkıntılıydım.
Yalnız kalmak için kamptan çıkmak zorundaydım.
Ve herkes kulübelerine giderken saklanıcak bir yer buldum ve bekledim.
Herkes gittiğinde gizlene gizlene kamptan çıktım. Eğer yakalansam ne diyeceğimi merak ettim.
1 saat kadar sonra NewYork'a varmıştım.
Sokakta yürürken dikkat etmemiş olucam ki beni takip eden gölgeyi fark etmedim.
İçimden bir ses hızlı olmamı söyledi.
Fakat bir anda yardım isteyen bir kızın sesini duydum. Ses arkamdan geliyordu.
Nerdesin? diye bağırdım kuşkuyla.
Çığlık tekrarladı.
Hemen oraya koşup olanları görmeye gittim.
Ama bu bir tuzaktı 2 metre boyunda bir kiklop bana doğru yaklaşıp.
Ne kadar saf bir çocuk diye alay etti.
Arkamı dönüp koşmaya başladım ancak bana yetişiyordu. Ve sonunda köşeye sıkıştım.
Benden kurtulma şansın yok dedi.Ve kendi kendine güldü.
Bu senin sonun olacak çocuk dedi.
Çok beklersin. dedim cesur bir tavırla. Fakat buna neredeyse kendim bile inanmıyordum.
Bir korkak gibi durmaktansa savaşarak ölmeyi seçtim. Ve Suruhu'nun düğmesine basıp ilahi bronz kılıca dönüşmesini bekledim.
Kiklop etkilenmişe benzemiyordu.
Ah şu melezler hala akıllanmadılar. dedi kiklop tiksinerek.
Hiç beklemeden üzerine atıldım.Ama hemen kenara kaçtı ve bana bir çöp kutusu fırlattı.
Şansım yaver gitmişti ki ıskalamıştı.
Bu sefer yerden saldıracaktım ve kaçamıyacaktı.Ve aynnen de öyle oldu.
Dev kiklop bir anda altın tozuna dönüştü.
Ah şu kikloplar hala akıllanmdılar. dedim hızırca gülümsiyerek.
Sabah olmadan kampa dönmüştüm.
Doğru kulübeme döndüm ve ranzama uzandım. Kimse birşey anlammıştı.
Gözlerimi kapayıp düşünmeye başlamıştım.
Hem sıkıntımı atmış hemde antrenman yapmıştım ve işin en iyi tarafı kimse bunları bilmiyordu.