Çalar saatin sesiyle uyandım ve doğduğuma bir defa daha lanet okudum. Annem beni niye doğurmuştu ki ? Ben herkesin gözünde bir ucubeydim sadece. Başı beladan kurtulmayan bir ucubeydim. Herkesin nefret ettiği bir ucubeydim. Babama lanetler okudum. Neden gelip beni bu berbat hayattan kurtarmamıştı ? Annemle birlikte sefaletten ölüyorduk ! Evet size kendimden bahsedeyim. Ben sokaklarda büyümüş bir çocuğum. Adım da Darius. Annem bir işsiz ve sokaklarda yaşıyoruz. Babamıysa hiç tanımadım. Ama bir yandan da seviniyordum. Eğer babamı tanısaydım ondan daha çok nefret edecektim. Yani muhtemelen babam da annem gibi bir işsizdi. Onlardan nefret ediyordum. Okul hayatımı da anlatayım size. Sorunlu çocukların gittiği bir okulda okuyorum. Ama o kadar fakiriz ki okulun parasını bile devlet karşılıyor. Yamalı bir sandaletim , yırtık bir gömleğim ve yırtık bir pantolonum var. Kaldığımız yer ise terkedilmiş bir ev. Ama inanın burada bir sokak köpeği bile yaşayamaz. Biz ise tam iki yıldır yaşıyorduk. İçerisi o kadar kötü kokuyordu ki bir iki ay boyunca neredeyse hiç uyumadım. Anneme bazen "Anne , senden gerçekten çok nefret ediyorum.Aslında nefret etmekle kalmıyorum.Senden iğreniyorum." derdim. Annem böyle söylediğimde "Sonra anlayacaksın Marlon.Bunların hepsini senin için yapıyorum." derdi. Bende içerideki pisliği göstererek "Bunları mı benim için yaptın anne ? Bu pisliği mi benim için yaptın ?! Senden nefret ediyorum ! " derdim. Bütün akşam ağlardı böyle zamanlarda. O sabah çantamı alıp - ki bu çantayı da bir çöp kutusunda bulmuştu sevgili (!) anneciğim - okula doğru yürümeye başladım. Yolda arkadaşım Fabi'yi gördüm. O da benim gibi garip bir çocuktu. Aslında o benden daha garip biriydi. Bir kere çok değişik yemek yiyordu. İkincisi ise beni hep korurdu fakat onun koltuk değnekleri vardı. Bu dünyada sevdiğim tek kişi Fabi'ydi. Okula beraberce vardık.Kapıdaysa kendine okulun kabadayısı diyen Wayne duruyordu. O çocukla hiç kavga etmemiştim ama bana hep laf atardı. Tabii çoğu zaman bunla yetinmez ve yere falan da düşürürdü beni. O çocukla kavga etmememin tek sebebi okuldan atılmamak isteyişimdi. Zeus aşkına ! Benim kalıcak bir evim bile yoktu ! Bu okulu bitirip iyi bir iş bulmalıydım. Sonraysa düzgün bir hayat sürecektim. Ama kavga etmeyi bu okuldaki herkesten iyi billiyordum. Bakın , ben belalı mahallelerde büyüdüm ve her annenin çocuğuna [i]"Şu serseri sokak çocuğuna bak , onun gibi mi olmak istiyorsun ?!" dediği türden çocuklardanım. Yanlış kişilerle dostluk kurdum ve sayısız kez kavgaya katıldım. Demirlerleri , sopaları falan çok iyi kullanırım yani. Aslında o gün de o çocuklarla dövüşmeyecektim ama bir gariplik vardı sanki. Wayne'in yanında kızlar vardı ve onları daha önce hiç görmemiştim. Wayne'in yine bana sataşacağını biliyordum. Hep sataşırdı. Ama artık onun beni ezmesine izin vermeyecektim. İlk defa kendime güvenim gelmişti. İlk ders tarihti ve yine antik yunan mitolojisini işleyecektik. Ve bu ders tek sevdiğim dersti. Eğer Wayne ile kavga edersem - daha doğrusu Wayne'i döversem - ilk derse giremeden disipline gitmiş olacaktım. Yunan tanrıları çok gerçekçiydi ve hep onları sevmiştim. Ama artık bu Wayne sabrımı taşırıyordu. Wayne'in yanından geçerken kızlara hava atmak amacıyla ayağıma vurdu ve yere düştüm. Artık gerçekten çok sinirlenmiştim. Ayağa kalktım ve o güne kadar biriktirdiğim bütün sinirimle Wayne'in suratına öyle bir yumruk attım ki çocuk iki metre geriledi ve bayıldı. Yanındaki kızlara baktım. Panik olmalarını bekliyordum fakat eğleniyormuş gibilerdi. İçlerinden biri "Ne kadar şirin değil mi? Çocuğun gururu incindi.Benim de karnım acıkmıştı zaten." dedi ve yanındaki diğer kıza baktı. Gülüştüler ve şekil değiştirmeye başladılar. İğrenç yaratıklara dönüşüyorlardı. Hiçbirşey düşünemiyordum ve yaşadığım hayatı da göz önünde bulundurursak bunlara artık katlanamayacaktım. Fakat Fabi şaşırmamıştı. Sadece telaşlanıyordu. Bana bir kılıç uzattı ve "Ölmemek istiyorsan dostum ; kendini savunman gerekir.Bunların hepsini anlatacağım sana.Fakat şimdi şu sorunu halledelim." dedi. Kılıcı aldım ve kadınlara baktığımda evrim veya her neyse onu tamamlamışlardı. Hayır bir dakika , bunlar uçuyorlardı ! Üstelik tam da benim üstüme ! Daha önce kılıç kullanmamıştım ama demir sopadan bir farkı yok gibiydi. Yaratık pençelerini bana doğru savurdu. Zaman resmen ağır çekimde ilerliyordu ve eğer bir şeyler yapmazsam pençeler tam yüzüme inecekti. İçimden bir ses eğilmemi söyledi. Ses nereden geldi bilmiyorum ama sanki reflekslerim konuşuyordu. Eğildim ve kılıcı yaratığın karnına ucundan sonuna kadar soktum. Kanların suratıma gelmemesini umuyordum ama yüzüme gelen tek şey tozlardı. İğrenç , siyah tozlar... Hemen kendimi toparladım fakat ikinci yaratık Fabi'yle uğraşıyordu. Fakat Fabi'de bir değişiklik vardı. Toynakları çıkmıştı resmen ! Bana göz ucuyla baktı ve iyi durumda olduğumu görünce yaratığın yüzüne toynaklarıyla bir tekme geçirip benim yanıma doğru kaçtı. Sonra da yaratığa dönüp "Burada iki kişiyiz harpya ve efendini öldürdük.Seni Tartarus'un dibine göndeririz.Şimdi git burdan ve bizi rahat bırak !" dedi. Harpya mı ? Bu mitolojideki o iğrenç yaratık kadınlar değildi herhalde. Ama yaratığa bakınca Fabi'nin haklı olduğunu anladım. Harpya tısladı ve "Sizinle daha işim bitmedi , efendimi öldürdünüz ve en büyük cezayı alacaksınız." dedi ve ortadan kayboldu. Bunlar benim için çok fazlaydı. Hatta benim için "bile" çok fazlaydı. Fakat Fabi hemen kolumdan tutup koşmaya başladı. Eve doğru - daha doğrusu ev dediğim yıkıntıya doğru - koşuyorduk. Fabi anlatmaya başladı. "Bak Marlon , şu duyduğun antik yunan tanrıları falan varya dostum. İşte onların hepsi gerçek. Ve o tanrılardan biri senin baban. O yaratıklar seni öldürmeye geldi. Eh ben de seni koruduğuma göre benim de ne olduğumu anlamışsındır herhalde." dedi. Gerçekten de anlamıştım. "Sen bir satirsin değil mi ? Keçi insan karışımı gibi birşey yani." dedim saf saf. Fabi kafasını sallamakla yetindi. Yani şimdi benim babam/ bir tanrıysa annem de bir tanrıyla mı beraber olmuştu ? O kadar sinirlendim ki o eve gidiş yolu bana saatler gibi geldi. Sonunda eve vardığımızda bağırmaya başladım. "Seni lanet kadın ! Beraber olacak onca normal insan varken bir tanrıyla mı beraber oldun ?! Sonra da bizi bu çöplüğe getirdin ve iğrenç bir hayat sürdük ! Senden nefret ediyorum ! Her zamankinden daha çok nefret ediyorum ! " diye bağırdım. Annem ağlamaya başladı. Bir süre sessizce durduk fakat sessizlik bozuldu. Fakat sessizliği bozan annem değil Fabi'ydi. "Bak Marlon canavarlar melez kokularını alırlar. Tarih dersini hatırla oğlum ! Zeus'u Kronos'tan saklamak için hem çok uzak bir yere götürdüler , hemde sesinin bile yayılmasını önlemeye çalıştılar. Annenin yapmaya çalıştığı da buydu. O sadece seni canavarlardan korumaya çalışıyordu. " dediğinde şok olmuştum. Hala iki kişiden nefret ediyordum. Hem kendimden nefret ediyordum hem de babamdan. Babam neden annemi böyle bırakıp gitmişti ki ? Babam muhtemelen annemi sevmemişti bile. Annem bu düşünceli tavrımı görünce "Marlon sana kızgın değilim. Babana da kızgın değilim çünkü o gerçekten ikimizi de çok seviyordu. Ama sen bir yaşına girdiğin zaman gitmesi gerekti. Ama şimdi bunları konuşmanın sırası değil. Fabi arabanın yedek anahtarları sende var git ve çabuk arabayı getir. Marlon'u acilen kampa ulaştırmamız gerekiyor." dedi. Fabi kafasını salladı ve dışarı koşarak çıktı. "Anne ne kampı bu ? O arada bizim arabamız mı var ? " dedim. Annem endişeli bir biçimde "Evet oğlum. Evimiz de var fakat senin güvende olman için burada yaşamamız gerekiyordu. Kamp konusuna gelince. Orada senin gibi yarı tanrılar bulunuyor. Güvende olabileceğin tek yer orası." dedi. Fabi geri geldiğinde gitme zamanımın geldiğini anladım. Annemden özür dilemek için konuşmaya başlayacaktım ki annem parmağıyla "sus" işareti yaptı bana. Gözlerime gözyaşları akın ediyordu. Artık duygularımı tutamıyordum ve ağlamaya başladım. Deli gibi ağlıyordum ve anneme sarılıyordum. Annem de ağlıyordu fakat bu duygusal sahneyi Fabi bozdu. "Marlon , şey gitmemiz lazım.." dedi. Anneme son bir kere sıkı sıkıya sarıldım. Fakat bir anda başım döndü ve gözlerim karardı. Son duyduğum şey annemin çığlığıydı. Gözlerimi açtığımda karşımda bir adam duruyordu ve şunları söyledi :
"Melez Kampı'na hoşgeldin evlat. Burası senin yeni evin."