"Tamam, May. Yarın mutlaka sizdeyim. Görüşürüz."
Alicia telefonu kapattı. Yarın May evinde bir parti verecekti. Alicia'yı davet etmişti daha demin. Alicia da davetini kabul etmişti. Annesi olacak o sevimsiz kadından ne kadar uzak, o kadar iyi. May onun en iyi arkadaşıydı. Ona her zaman güvenebilirdi.
"Alicia! Derhal buraya gel!"
Annesi çağırıyordu. Alicia oflaya puflaya aşağıya indi. Kesin yine onu azarlayacaktı.
Alicia'nın tahmini doğru çıktı. Annesi Alicia aşağıya iner inmez "Bu ekmeklerin hali ne böyle! Hepsi küflenmiş ve burada karınca sürüsü olmuş! 10 yıldır burada duruyorlardır kesin! Hemen bu iğrenç şeyleri yoket buradan!"
"Anne bir kere bunları buraya kuzenim saklamış olmalı iki hafta önce teyzemler geldiğinde. Bunları daha önceden farkedip küflenmeden çöpe atman gerekiyordu. Niye ben temizliyormuşum?"
"Temizleyeceksin diyorsam temizleyeceksin küçük hanım! Sana bakıyor olduğum için şükretmen gerekirdi!"
Alicia "Şuradaki karıncalar -eliyle karınca yuvasını işaret etti- bana baksa daha iyi!" diye bağırdı. Buna karşılık annesi yanına gelip yüzüne bir tokat patlatıverdi.
"Seni şimdi dışarıya salsam, sabaha canlı çıkamazsın." diye tısladı gaddar kadın. Alicia buna inanmadı.
"Tabii tabii..." diyerek odasına çıktı. Buradan kaçacaktı. Arkadaşı May'in evine gidecekti. Aslında çok bile kalmıştı. Ama niye kaldığını Alicia da bilmiyordu.
Alicia hemen küçük bir çanta çıkarıp bir hafta yetecek kadar eşya koydu. Sonra çantayı sakladı. Gaddar kadın onu kontrol etmeye karar verir de çantayı görürse evden kaçacağını anlardı. Bunu anlayabilecek kadar zekiydi. Ama Alicia aptal değildi. Saate baktı. 23.15'di. Alicia saat alarmını dörde kurarak yattı. Dörtte annesi kesinlikle uyuyor olurdu.
Alicia çalan saat alarmıyla uyandı. Mükemmel. Annesi uyuyordu. May ve ailesi de büyük ihtimalle bu saatte uyordu. Ama zaten Alicia'nın şimdi onlara gitmek gibi bir derdi yoktu. Birkaç sokak aşağılarda bir pansiyon vardı. Gece gündüz açık oluyordu. Alicia şimdi oraya gidecekti. Daha makul bir saatte May'lere geçecekti.
Alicia bulduğu tüm paraları aldı, anahtarını da alıp kapı kilidini elinden geldiğince sessiz olmaya çalışarak açtı. Kapı açılınca Alicia, omzuna taktığı çantasıyla evi terketti.
Alicia dikkatli bir şekilde yürüyordu. Malum, gece vakti, iti de çıkardı kopuğu da. Alicia tam bakınarak yürürken bir şey üstüne atladı ve onu yere düşürdü.
Alicia canavarı görünce olduğu yerde dondu kaldı. Bu resmen Latince dersinde işledikleri Minotor denen canavara benziyordu. Hatta benziyordu demek hafif kalırdı - ta kendisiydi!
Alicia hemen yolun kenarındaki ağaca tırmandı. Alicia ağaçlara tırmanmak konusunda oldum olası iyi olmuştu. Ama işe yaramazdı. Canavar Alicia'ya doğru geliyordu.
O sırada ağaçların altındaki biri bana "Bunu al!" diye bağırıp bıçağa benzer bir şey fırlattı. Onu yakaladı Alicia. Hayır, bıçak değildi. Yakut kakmalı bir hançerdi. Alicia onun kusursuzluğundan adeta büyülenmişti.
Alicia tam canavar onu pençeleyecekken kendine geldi. Hemen hançerin keskin kısmını Minotor'un göğsüne sapladı. Minotor kollarını savurup göğsünü tutmaya çalışıyordu. Birden çözülmeye başladı. Yok olmuştu.
Alicia, ona hançeri atan adam yanıma gelince onun aslında adam olmadığını farketti. Sınıflarındaki Logan denen çocuktu. Ve kot pantalonu yoktu. Onun yerine keçi yününden yapılma bir pantolon vardı. Ama Alicia, Logan daha fazla yaklaşınca onun aslında pantolon olmadığını farketti. Aman Tanrım! Alicia oracıkta bayılabilirdi. Logan'ın alt kısmı keçiydi!
Alicia Logan'ın konuşmasına fırsat vermeden konuşmaya başladı. "Tüm bunlar ne demek oluyor? Neden senin alt kısmın bir hayvan? Kimse fark etmedi mi? O Mino-"
"Hey. Adını söyleme. Her şeyi açıklayacağım. Ama Melez Kampı'na gittiğimizde."
- Spoiler:
Bu rpyi başka bir sitede de kullandım. Umarım sorun olmaz.