Akademinin işleriyle uğraşmaktan öylesine bunalmıştı ki, şu sıralar ne yapacağını bilemez hâlde orda burda dolaşıp duruyordu. Okul yeniden açılmıştı ve yeni kayıtlar, ders ayarlamaları, düzenlenecek olan şölenler… Hepsinden Tyler sorumluydu, sanki okulda başka bir yönetici yokmuş gibi. Tabii ki bir yardımcısı vardı fakat onu dönem başladığından beri neredeyse hiç görmemişti. Üzerine yüklenen bu sorumlulukla baş edemiyordu artık, gerçekten de uzun bir tatili hak ettiğini düşünüyordu. “Aslında küçük bir kaçamağın kimseye zararı olmaz” derken kendi kendine konuşmaya başladığını fark ederek sustu. Ah, deliriyordu herhalde.
Odasında bir ileri bir geri yürürken gözü masasının üzerindeki evraklara takıldı, oturup teker teker incelemesi gereken devasa dosya yığınına. Derin bir nefes alarak gözlerini yumdu, bu akşamlık kendini rahat bırakmaya karar verdi. Hem belki de şu okul işleri konusunda Angelina’dan yardım alabilirdi, ayrıca o yanında olursa işleri çabucak bitirebilir kalan zamanı da birlikte değerlendirebilirlerdi. Keyifle gülümseyerek üzerinden dumanlar tüten çayına doğru uzanıp büyük bir yudum aldı. Su bu gece oldukça serindi, kupasını altın sarısı dövmelerle işli ellerinin arasında tutarak ısınmaya çalıştı. Onlar, yani su nympheleri diğerlerine benzemiyorlardı. Suyun altındaki yaşamları sanılanın aksine oreadların ya da dryadlarınkiyle hemen hemen aynıydı. Su onlar için havaydı adeta, onlar vücutlarını kusursuzca saran dövmelere sahip olan ve suyla bütünleşen kusursuz varlıklardı.
Can sıkıntısı benliğini sarıp sarmalarken düşünceleri istemsizce sevgilisine kayıyordu. Onu düşünmek bile mutlu olması için yeterliydi. Genç adama karşı hissettikleri anlatamayacağı kadar yoğundu. Onunla bunları konuşmak istediğinde ise sözcükler dudaklarında donup kalıyor ve hislerini ancak yumuşacık bir öpücükle sevgilisine iletebiliyordu. Sabahları ise güne onunla uyanmaya bayılıyordu, onun kollarındayken hayat öylesine basit gözüküyordu ki gözüne. Her şeyi başarabileceğini düşünüyor, kendine olan güveni tazeleniyordu sanki. Aslında bunları onunla bugüne dek hiç konuşmamıştı, onu kaybetmekten ne kadar korktuğunu fark etmesini istemiyordu. Nedense, karşısındaki en yakını bile olsa zayıf noktalarını ona karşı açmak istemiyordu, daha doğrusu korkuyordu. Ama bu gece bir karar vermişti, evet. Kesinlikle ne hissettiğini Angelina’ya anlatacaktı, onu ne kadar çok sevdiğini, onsuz bir hayatı aklına dahi getiremediğini.
Odasının kapısını aralayıp kendini koridora attı, taş duvarlar zaten hissettiği soğuğu daha da arttırıyor genç kadının ürpermesine sebep oluyordu. Uzun topuklarının pürüzsüz mermer zeminde bıraktığı tok ses yankılanıyor, meşalelerin ışığıyla aydınlanan mekânı iyice korkutucu bir şekle sokuyordu. Aslında yıllardır buradaydı, bu okul neredeyse onun evi gibi olmuştu artık ancak yine de ailesinden kopup tamamen başka bir yerde olmak onda güvensizlik hissi uyandırıyordu. Bahçeye açılan büyük meşe kapıya geldiğinde sırtını dayayarak itip aydınlık bahçeye adımını attı. Ayağının altındaki yosunlar bileklerine sarılırken ağzından kaçan kahkaya engel olamadı. Gülümseyerek etrafa bakındı fakat neredeyse hiç öğrenci göremedi, “Elbette, daha zil çalmadı.”
Angelina’yı bulma umuduyla bahçenin arka tarafına yöneldi, admlarını sıklaştırarak sevgilisine çabucak ulaşmayı umuyordu ve kendini onun kollarına bırakmayı. Fakat kafasını kaldırdığında gözlerinin önüne serilen manzarayla birlikte önce tökezledi, neler olduğunu algılayabilmek için kendine birkaç dakikalık zaman tanıdı ve sinirle profesör Moore ile gülen, erkeğin resmen içine düşmüş olan sevgilisine yöneldi. Olacakları daha şimdiden kafasında kuruyordu, deminden beri düşündüğü her şey resmen suya düşmüştü. Ona hiçbir şey anlatmayacaktı, hiçbir şey. Aslında neden oraya gidiyordu ki? Daha da sinirlenip üzülmek için mi? Ah, buna gerçekten gerek yoktu. Geri dönecek ve Angelina yokmuş gibi davranacaktı. O burada aptal bir erkekle vakit geçirirken Tyler odasında onu bekleyen bir sürü angarya ile uğraşacaktı. “Ah, harika” derken hızla soluk alıp verdiğini fark etti. Arkasını dönmeden önce son bir kez delicesine aşık olduğu adama baktı ve tam o anda Angelina de bir şeyleri hissetmiş olacak ki ikilinin gözleri birbirin buldu. Tyler okula doğru yürürken arkasından seslenen genç adamın ne dediğini duyamamıştı bile, yalnızca sesini duymuştu.